CREUSA
Aeneas’ın ilk karısı
CREUSA
Benim adım Creusa. Truva kralı Priamos’un elli kızından biriyim. Aeneas ile evlendim, ama kaderim kocama ve oğlumuz Ascanius’a Lazio’ya kadar yapacakları uzun yolculukta eşlik etmeme izin vermiyor.
Şehrim alevler içinde, Yunanlılar tarafından tahrip edildi. Aeneas babası Anchieses’i, Ascanius’u ve beni dağlara kaçırarak kurtarmak için çırpınıyor. Bu kaçış sırasında kocamı birkaç adım arkasından takip ediyorum. Truva kapılarına vardığımız anda, Aeneas bir anda onlarla beraber olmadığımı fark ediyor. Çılgına dönmüş gibi yaptığımız yolu geriye kat ederek ve şehirde yangın halindeki harabeler arasında adımı haykırarak beni arıyor, ama bulamıyor. Beni bulamıyor çünkü o sırada “kader beni aldı götürdü”.
“Güzel kocamı” perişan ve kendini kaybetmiş halde görünce, onun bu “çılgınca acısına” son vermek istiyorum. Rüyasına giriyorum ve ortadan kayboluşumun tanrıların isteği olduğunu anlatıyorum. Üzülmemesini, çünkü onunla İtalya’ya göç etmeme Olimpos tanrıları kralının izin vermediğini, orada onu “hoş olayların, bir krallığın ve krallara layık bir gelinin” beklediğini söylüyorum. Kaderimi değiştirmenin mümkün olmadığının bilinciyle Aeneas’ı teselli ediyor, ağlamamasını, çünkü en azından esir alınmadığımı söylüyorum. Sonra oğlumuzu onun sevgisine ve bakımına emanet ederek gitmesine izin veriyorum.
Biraz teselli bulmuş olarak, ama beni kaybettiği için gözleri yaşlı şekilde Aeneas bana sarılmaya çalışıyor, ellerini üç kez boynuma dolamak istiyor, ama benim görüntüm gerçek olmadığından elleri arasından bir rüzgar gibi uçup gidiyor. Huzursuz ve pişman değilim, çünkü biliyorum ki “yeni vatanda” bana yer yok. Her şey tanrıların isteğiyle oluyor.
© Wikimedia Commons’tan alıntı resim